
ÖZEL BİR ÇOCUĞUN ANNESİ OLMAK
Uzmanlar ve aileler için küçük bir hatırlatma…
Anne olmak zor bir iş, hatta çok zor… Özel bir çocuğun annesi olmak çok daha zor… Ama bugüne kadar özel bir çocuğa sahip her anneden tekrar anne olsalar yine aynı çocuklara sahip olmak istediklerini duydum. Çünkü özel bir çocuğa sahip olmanın getirdiği tüm zorlukların yanısıra umudunu yitirmemeyi, çocuk kalabilmeyi, hayaller kurmaktan vazgeçmemeyi, pes etmemeyi, düşüp düşüp tekrar ayağa kalkabilmeyi de başarabilmekteler. Yani bu yaşam biçimi her yiğidin harcı değildir…
Özellikle bizim gibi toplumlarda (halen annelerin birçok şey için suçlandığı, bakımın sadece onlara yıkıldığı, okul engellerinin yaşandığı vs.vs.vs.) aslında (bu durum) çok daha da zordur. Belki de bu nedenle biz psikologlar/pedagoglar/danışman psikologlar/psikiyatristler/nörologlar kısaca bu alandaki tüm çalışanlar için öncelikle desteklenmesi gereken kişiler anne ve babalardır. Onların güçlü kalabilmesi demek çocuklarına da yardımcı olabilmeleri demektir. Uçaklardaki anonsu aklımızdan hiç çıkartmamalıyız. “Oksijen maskenizi önce kendinize, sonra çocuğunuza takınız.”(yani siz önce nefes alın ki çocuğunuza da aldırabilin) Yaptığımız aile görüşmeleri veya paylaşım gruplarında ortaya çıkan en önemli sorun aslında tanı benzer olsun olmasın yaşanılan duyguların hep aynı olduğudur… kaygı, suçluluk, korku, üzüntü vb… Hele ki çevresel destekten yoksun olma durumu çok daha zorlaştırmaktadır.
Peki ne yapacağız?
Biz uzmanlar (en az çocuklar kadar aileleri de düşüneceğiz, rehberlik gerekirse rehberlik, gerekirse ev programı ile destekleme) 7/24 ebeveynlik ol(a)mayacağını aklımızdan çıkarmayacağız. Karşılıklı görüşmelerimizde zaten motivasyonu düşük olan ebeveynlere çocuklarının yapamadığı değil yapabildikleri noktadan bakma yolunu gösterip, gerekirse seans saatinin sınırlarını geçecek, empati kurup suçluluk duymaları mümkün olduğunca engellemeye çalışıp gereken durumlarda profesyonel yardım almalarını tavsiye edeceğiz. Karşımızda parçalanmış bir aile de olsa artık eş olmadıklarını ama anne/baba olmaya devam ettiklerini ve özellikle çocuk konusunda birlik olmalarını sağlamaya çalışacağız.
Sizler; çocuğunuz için kaygılanmaya başladığınız andan itibaren içinize düşen kuşku ve tanılama döneminden sonra da kararan dünyanızı tekrar aydınlatmaya çalışmalı, çocuğunuzun tıpkı yaşıtları gibi bir çocuk olduğunu düşünerek gecikmiş alanlarını destekleyerek gerektiğinde kucaklayıp öperek, gerektiğinde kızarak, yapabilecekleri için fırsat verip sabırlı olmayı öğrenmeye gayret etmelisiniz.
Kendinizi bir ağaç gibi düşünün (elma, kiraz, erik ne seviyorsanız). Bazen çiçekler açacak, bazen yapraklarınızı dökecek, bazen karlarla kaplanacaksınız ama sonunda meyveleri toplamaya başlayacaksınız. Onun bir gülüşü, öğrendiği bir kelime, attığı bir adım için “tüm bunlara değer” diyeceksiniz…
Pedagog
Ülker YAŞİN
Uzman Psikolojik Danışman
A. Ceylan OĞUZCAN